YEMEK SALONU: Köşk’e ilave edilen bölümlerden biri olan, Pembe Köşk’ün en süslü odası. Duvarlar yarıya kadar lambri kaplı. Onarım sırasında ustaların yüksekliğini tam tutturamadığını ve istenilenden yüksek olduğu söyleniyor. Bu yükseklik yüzünden de ikinci katta yatak odaları ile banyo arasında 6 basamaklık bir merdiven ihtiyacı doğuyor. Tavan, bez üzerine yapılmış klasik kontürlü kalemişi ile süslenmiş. Ortada renkli kristallerden yapılan Bohem bir avize asılı. Duvarlarda da yeterli ışık sağlanması için 12 tane aplik sıralanmış.
Pembe Köşk yapılırken Atatürk çok yakından ilgileniyor. Büyük bir yemek odası istiyor. Arkadaşları ile gelebilsin, bu odada yemek yensin ve sohbet edilsin istiyor. Atatürk inşaatı takip ediyor ve bu odadaki masa, sandalye, büfe, vitrin ve mobilyalı duvar saatini hediye olarak İstanbul’daki Psalty isimli bir firmadan sipariş ediyor. Sık sık da gelip gelmediğini soruyor, geç kalınca sinirleniyor ve kendi köşkünden maun bir yemek masası yolluyor. Eşyalar gelene kadar bu masa üzerinde yemek yeniyor.
Oda hazır olduktan sonra Atatürk, gelmeden kendi Köşk’ünden telefon edilir, kaç kişi geleceği söylenirmiş. Eğer yeterli yemek varsa buyurun denilirmiş. Kâfi derecede yemek hazır değilse kendi yemeğini de getirirmiş. Masa 24 kişi alabilecek kadar genişleyebiliyormuş. Geldiği zaman baştaki koltuğa oturur ve arkadaşlarını etrafına alırmış.
Daha sonraları İnönüler de hep yemeklerini bu masa etrafında yediler. Her zaman bütün aile burada toplanırdı. Çok resmi bir misafir yoksa İsmet Paşa masanın başına oturur, Mevhibe Hanım’ı sağına, kendi annesini de soluna alırdı. Çocuklar da etrafta otururdu. Eğer misafir varsa annesi aşağıya inmezdi, misafirini sol tarafına alırdı. Düzenli bir sofra alışkanlığı vardı. İsmet Paşa şeker hastası olduğu için ölçülü yerdi ama çorba, et veya tavuk yemeği, hamur işi, sebze, tatlı ve meyve olurdu. Sigara da severdi, yemekten sonra keyifle bir sigara içmek isterdi. Sonraları bırakmaya çalıştı ama hiçbir zaman az içmeyi başaramadı. Önceleri senede bir ay içmezdi ama sonunda sigarayı tamamen bıraktı. Bu sofrada aynı zamanda bütün devlet meseleleri de konuşulurdu. Çocuklar da masada oturduğu için hepsini dinlerlerdi. Konuşmalar uzadığında bazen sıkılınırdı, ama saygıdan sofradan kalkılmazdı ve sonuna kadar oturulurdu. Tabii bu çocuklar için büyük bir eğitim olurdu.
İsmet Paşa son yıllarda köşedeki kilim desenli halı kaplı koltukta oturur televizyon seyrederdi. Çok meraklı idi. Haber programlarını kaçırmazdı, diğer programlar hakkında da torunlarından bilgi alırdı. Kitaplarını da bu koltukta okurdu. Bu odada hala çalışan ayaklı bir radyo ve pikap da var.