BALO SALONU: Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk çağdaş, renkli bir başkent yaratmak istiyor ve sosyal hayata çok önem veriyordu. İlk baloyu vermeye karar verdiğinde kendisi eşi Latife Hanım’dan ayrılmıştı. Evinde balo yapılabilecek tek aile İsmet Paşa’nın ailesiydi. İnönü ile konuşup, “Baloyu sizin evde yapalım” demiş. İnönü “ Paşam bizim ev küçücük bir ev, nasıl balo yapalım” diye itiraz etmiş. Atatürk “Evi büyütürsün” demiş ve kararından dönmemiş. Bunun üzerine, yukarıya bakıldığında yıldızların görülebildiği bu camlı kısım ilave ediliyor ve 22 Şubat 1927’de Ankara’nın ilk balosu veriliyor. Karlı bir gün. O sırada Ankara’da bulunan sayılı araba gelmek için zorlanıyor. Yukardan, muhafız alayından yardım isteniyor, onlar gelip arabaları itiyorlar. Hanımlar karda ince ayakkabıları ile yürümek zorunda kalıyorlar. Atatürk tabii şeref misafiri. İsmet Paşa ile Mevhibe Hanım onu kapıda karşılıyorlar. Büfe kuruluyor, müzik var, dans ediliyor. Yabancı elçiler ve devlet adamları geliyor.
9 Şubat 1955 yılında ise Özden Toker ile Metin Toker’in Halkevi salonunda kıyılan nikâhından sonra bu balo salonunda, akşamüstü bir davet düzenlenmişti. Mevhibe Hanım siyah kadife gece elbisesi ile son derece sade bir kayınvalide olmuştu. Uzun kuyruklu, dantel gelinliği ve duvağı ile genç gelin de gözleri kamaştırıyordu.
Aşağı katın salonlarında, daha sonraki yıllarda da Özden Hanım’ın kızlarının nişanları yapıldı.
Daha sonra, bu mekânda çeşitli konserler verildi ve toplantılar düzenlendi. Torunların doğum günleri yapıldı. Şimdi de İnönü Vakfı’nın etkinliklerinde sergi salonu ve konferans salonu olarak kullanılıyor.