Erdal İnönü’yü Anarken - Yiğit Gülöksüz

Erdal İnönü’yü Anarken – Yiğit Gülöksüz

Erdal İnönü’yü doğumgününde özlemle, sevgiyle, birlikte çalışmış olmanın mutluluğu ile anıyorum.

Erdal Bey ile SODEP’in kuruluş günlerinden başlayan bir yol arkadaşlığımız vardı. Bugün onu anarken, SODEP’in ilk ve sonuçları bakımından en önemli etkinliği olan belediyeler gezisinden birkaç anı paylaşmak isterim.

Ülkemiz coğrafyasına yayılmış SODEP’li belediyelerin tamamını kapsayan bu gezileri, Erdal Bey, anılarının üçüncü cildinde ayrıntılı olarak anlatıyor. Kitabın girişinde, “…bu geziler, siyaset yaşamımın en zevkli dönemini oluşturduğu için mutluluğumu okurlarımla paylaşmaya çalıştım,” diyor.

Belediye gezileri, Erdal İnönü, Cezmi Kartay ve benden oluşan ekip tarafından, 25 Mart 1984 yerel seçimlerinde SODEP’in kazandığı belediyeleri ziyaret amacıyla yapıldı. Ama aynı zamanda basının ve yurttaşların ilgisini çekici bir siyasal etkinlik gerçekleştirmeyi da amaçladık. SODEP’in ilk büyük kongresi TRT’de sadece birkaç dakika yer bulabilmiş ve partililer buna bile sevinmişlerdi. Özel televizyonlar henüz yoktu ve yazılı basında yeterince yer alamıyorduk.

Bu geziler sırasında, 20 Şubat 1985’te Kırşehir’de bir kahvehane toplantısında çekilmiş bir fotoğraf, mutluluğun tek taraflı olmadığını gösteriyor. Alışılmadık bir siyasi toplantı bu. Birbirlerini tanımaya, anlamaya iyi niyetle çalışan iki taraf. Arkada kalıp da kendisini daha iyi görmek isteyenlerin isteklerini kırmayıp iskemleye çıkan, birkaç cümle ile gönül alan bir başkan ve buradaki inceliği, sadeliği, değer verişi sezen, bundan rahatlık ve memnuniyet duyan bir topluluk.

Hemen hemen her yerde böyle küçük toplantılarda Erdal Bey’in konuşması sırasında ve sonrasında, merakla tanıma çabası ile olumlu nitelikleri ona yakıştırma gayreti bir arada bulunuyordu. Erdal Bey’in siyasetçi olarak halkın karşısına çıktığı bu ilk yıllarda referans, “İsmet Paşa” idi. İlla ki babasına benzetme gayretlerine, “Bir bıyık bıraksa, aynı babası” ya da “Aynı babası, azıcık uzun,” gibi iyi niyetli söylemlere sıkça tanık olduk. Benim bu konudaki tanıklığım, bu geziler boyunca halkın Erdal Bey’i tanıdıkça ona daha çok güvendiği ve sevdiği yönündedir. Muhalefeti nasıl yapması gerektiği konusunda farklı fikirleri ve tavsiyeleri olsa bile, Erdal Bey’in güvenilir, sahici ve kararlı tutumu, partilileri etkiliyordu.

Belediye gezileri, 15 Eylül 1984 – 21 Şubat 1985 arasında altı aya yakın sürede, 13 grupta 265 SODEP’li belediyeyi kapsadı. Onlara ulaşmak için yol üzerinde bulunan 200 il ve ilçe merkezine uğradık. İllerde il başkanlarımız, ilçelerde ilçe başkanlarımız ve yöneticiler konvoya katılıyor, belediye başkanlarımızı birlikte ziyaret ediyorduk. Gezinin büyük bölümü kış koşullarında geçti. Karlı yollarda Parti’nin Doğan’ını zaman zaman zincir takarak kullanan şoförümüz Yalçın’ın maharetiyle program zamanında gerçekleşti.

Gittiğimiz belediyelerin, sanayi, tarım, ticaret, ulaşım, turizm gibi sektörlerdeki sorunlarını, yerel çözüm önerilerini, başarılı çalışmalarını, parti yöneticilerinden ve belediye başkanlarımızdan öğrenmek, konuşmalarında dile getirerek geziyi izleyen gazeteciler yoluyla ülke gündemine taşımak Erdal Bey’in yöntemiydi.

Buna bir örnek olarak, Zonguldak gezimizde Kilimli Karadon maden bölgesinde çalışan maden işçilerinin çalışma koşullarını gündemde tutmak için madende geçirilen bir gün gösterilebilir. Paylaştığım ikinci fotoğraf, madene inmeden önce Cumhuriyet gazetesinden Fatih Güllapoğlu tarafından çekilmiş ve hatırladığım kadarıyla gazetenin birinci sayfasında yer almıştı.

İşçi asansörü ile yüzlerce metre indik. Değişik kotlarda kömür çıkarılan tüneller vardı. Bu tünellerden birine girip uzun süre yürüdük. Tünel daralıp alçaldıkça bizimle gelenler geride kaldılar. Ancak Erdal Bey’in sonuna kadar devam etmek istemesi üzerine, en uç noktada kömür çıkaran iki işçiye, neredeyse sürünerek ulaştık. Beraberimizdeki kişilerin nazik ikazlarına karşın üretim tünelinin sonuna kadar gitmedeki ısrarı, bence görev anlayışının bir yansımasıydı ve hepimize yönelik mesajlar içeriyordu.

Sonunda SODEP, 1980 darbe yönetiminin engellemelerine ve 1984 seçimi sonrası gelen iktidarın yarattığı eşitsiz koşullara karşın,1989 yerel yönetim seçimlerinde, büyükşehirleri de alarak yerel yönetimlerde en büyük parti oldu.

Erdal İnönü’nün anılarında da yazdığı gibi, “1984’ten sonraki ilk yerel seçimlerde iktidar partisini yenmemizi bu geziler sağladı.”