YAVER ODASI (BAŞTAKİ ODA) : İlk dönemde bu odayı İnönü’nün yaverleri ve özel kalem müdürleri kullanıyormuş. Bez üzerine yapılmış klasik kontürlü, estampaj baskı kalem işi tavan süslemesi, tamirat sırasında, İstanbul’dan gelen kalemkârlardan biri olan İstanbul’lu Mehmet Efendi tarafından yapılmıştır. Tavanın sağ köşesinde kalemkârın imzası bulunmaktadır. (1924) Odada bulunan üç penceredeki astarlı korniş perdeler o dönemden günümüze kadar halen kullanılmaktadır. Odadaki sedef kakmalı yazı masası, orta ve oyun masaları Şam’dan gelmiş. İsmet Bey bunları orada görevdeyken görmüş ve beğenmiş. İlk zamanlarda duvar kenarında iki bölmeli camlı bir kitaplık da varmış. Daha sonra bu kitaplık üst katta ilaç dolabı olarak kullanılmaya başlanmış. Maun, kumaş kaplı koltuk ve iskemlelerden oluşan salon takımı ise Mevhibe Hanım’ın çeyizi ile gelmiş.
15 Aralık 1953’de çıkan bir yasayla, CHP’nin mallarının hazineye devredilmesi sonucunda CHP Genel Başkanı olan İnönü’nün partideki odasında oturacak yer kalmamış. Baştaki odanın bazı eşyaları partiye yollanmış ve sonra da partide kalmış.
Bu odada en çok oturan İnönü’nün özel kalem müdürü Vedit Uzgören olmuş. O günlerde duvarlarda Atatürk ve İnönü’nün savaş resimlerinden başka iki tane de Rus tablosu asılıymış. Biri komünist döneme ait kar ve kayakçıların resmi. Diğeri ise Çarlık dönemine ait olduğu söylenen, hasta yatağında yatan bir çocuğa kurşun döken yaşlı kadınların resmi. Bu karanlık ve ateşin hoş bir ışık saçtığı tablo Vedit Bey’in çalışma masasının tam karşında asılıymış. Vedit Bey bu iç karartıcı dekordan o kadar çok şikâyet etmiş ki sonunda bu iki tablo dışarıdaki koridora taşınmış. Şimdi bu odada İnönü’nün babası, annesi ve kardeşlerinin de resimleri var.
Atatürk gelince önce bu kapıdan başını uzatır ve “Nasılsınız çocuklar ?” deyip hatırlarını sorar sonra yemek odasına geçermiş. Daha sonraları bu odada İsmet Paşa, misafirlerini kabul etmiş. Misafirlere sütlü kahve ile sakız lokumu ikram etmeyi severmiş. Satranç masası burada duruyor. Satrancı ilk babasından öğrenmiş sonra da Yemen’de ilerletmiş. Akşamları geç vakit eve döndüğü zaman yabancı dildeki satranç kitaplarından, özellikle Almanca, satranç problemleri çözmeyi severmiş, bu şekilde dinlendiğini söylermiş. Bu odada İsmet Paşa çocukları ile de önemli konuşmalar yapmış. Okulları ile ilgili kararlar, kız istemeleri, evlenmeler hep bu odada konuşulmuş. 1954 yılında Metin Toker tek başına Pembe Köşk’e bu odaya gelmiş. İsmet Paşa daha iyi duyabilmek için bu genç delikanlıyı sol tarafındaki koltuğa oturtmuş. Kızıyla evlenmek isteyen bu genç adama sorduğu soru “ Sana çok fenalıklar yapmaya çalışacaklardır. Bunlara dayanabilir misin?” olmuş. ( Metin Toker Demokrat Parti iktidarında yazdığı yazılar sebebi ile 1957 ve 1958 yıllarında iki yıla yakın bir süre hapse girmiştir)
