“Büyük Taarruz bir sanat eseridir”
İsmet İnönü, 26 Ağustos’ta başlayıp 18 Eylül’de Yunan ordusunun Anadolu’yu tamamen terk etmesiyle kesin sonuca ulaşan Büyük Taarruz’u, 29 Ekim 1973 günü yayınlanan bir televizyon programında “sanat eseri” olarak tanımlamıştı. İnönü, televizyona son kez çıktığı bu programda, Büyük Taarruz’un niçin bir sanat eseri olduğunu şöyle açıklıyordu:
“Birbirine eşit iki ordu. Takriben eşit iki ordu, karşı karşıyadır. Sayıca takriben eşit diyorum. Tabiatıyla Yunan ordusunun bütün dünya ile geniş ve rahat münasebetleri var. Her ihtiyacını, her silahı, her hazırlığı, vasıtayı kolaylıkla bulabiliyor. Biz ihtiyaç vasıtaları bakımından çok dardayız. Dünya ile münasebetimiz yok, bütün memleket askeri işgal altında…
Yunan ordusu kıymetli bir ordudur. Ve kuvvetli bir ordudur. Her yerde ciddi olarak muharebe etmiştir. Ve her muharebeyi kazanması, kaybetmesi gibi, her kıymetli ordunun başından geçen olaylar içinden geçmiştir…
Bu ordu ile meydan muharebesi verilecek. Kesin netice alınacak. Bu ordu ile siper muharebesi yapacağız. Siper muharebesi, Birinci Cihan Harbi’nin çıkardığı bir muharebe usulüdür. Bunda kesin netice, yani bir ordunun ötekini mahvetmesi neticesi hiçbir yerde alınmamıştır. Büyük askeri yazarlar, büyük kumandanlar siper muharebesi devrinde galip gelen ordunun öteki orduyu bir daha muharebe edemeyecek hale getirmesi için nasıl hareket etmesi, nasıl vurması lazım geldiğini, seferlerin nihayetine kadar aramakla meşgul olmuşlardır. Ve bulunmamıştır. Bu bulunmamış tılsımı biz Anadolu’da, burayı istila eden orduya karşı her suretle eksik ikmal ve yenileme imkânlarına rağmen sağlayacağız…
Bu meydan muharebesi neticesinde bir ordu mahvedilmiştir. Böyle bir misal yoktur. Bütün Cihan Harbi’nde, iki cihan harbinde böyle bir misal yoktur. Bu eser, bu kadar ciddi, bu kadar nadir bir askeri sanat eseridir.”