Neden Halkevleri

Neden Halkevleri

Halkevleri, tüm kazanımlarıyla halkın Cumhuriyeti özümsemesine katkıda bulunmak, toplumsal ilişkilerde, kültürde,sanatta, bilimde ve eğitimde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmanın gereklerini halk ile birlikte yerine getirmek amacıyla kurulmuştu. Mustafa Kemal Atatürk ve yakın arkadaşları, biliyorlardı ki, ümmet toplumundan arınarak ulusal bilince ulaşmak, kaderci toplum olmayı gerilerde bırakarak, ulusal egemenliği tüm kurum ve kurallarıyla yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmek, ancak halk ile birlikte ve halkın katkısı ve desteğiyle gerçekleşebilirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel ilkelerinden bir önemlisini oluşturan “laiklik” kavramını halk kitlelerine benimsetmek , kuruluş yıllarında temel sorunlardan biri ve belki de en önemlisiydi. Ulusal egemenliğin soyut kavram olmaktan çıkarak halk ile devlet arasındaki ilişkinin özünü oluşturması, aydınlanma sürecinin işlerlik kazanmasının ön koşuluydu bu. Kurtuluş savaşı, sadece, Anadolu’yu Batı devletlerinin istilasından kurtarmakla yetinmemiş, Osmanlı devletinin geçerliliğini yitiren kurumlarından arınmayı ve tam bağımsız, laik, kendine yeterli ve çağdaş yeni bir Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmayı da amaçlamıştı. O nedenledir ki, Kurtuluş Savaşı, özünde dışa karşı kurtuluş ve bağımsızlık hareketi iken, içe karşı da, “ilerici-gerici akımlar” arası savaşımı içeriyordu. Bugün bile aradan 77 yıl geçmesine karşın, Türkiye bu savaşımın sancılarını ve aydınlanma sürecinin önündeki engelleri aşmanın güçlüklerini yaşamaktayız.

O nedenle,Mustafa Kemal Atatürk, 1921 yılında TBMM’ de yaptığı konuşmada:

Ulusal egemenliği yansıtan hükümettir. Sosyal Bilim açısından bizim hükümetimizi tanımak gerekirse,halk hükümetidir, sözleriyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundaki temel varsayımı açıklamaktaydı. Zaten O’nun devrimleri ve daha önemlisi devrimci ruhu, halk kavramına. (1) Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başbakan ve aynı zamanda Başkomutan olarak üç önemli işlevi üstlendiği ve yaşamını savaş cepheleri ile Millet Meclisi arasında bölüştürdüğü zaman bile bu ilkeyi göz ardı etmemiş , top sesleri Ankara’dan duyulurken, Millet Meclisi’nin 99 ncu birleşimine (18.11.1920) “Halkçılık Programı” nı sunmuştu.

O’na göre halkçılık yalnızca halkı sevmek değil, fakat aynı zamanda halkın devleti sevmesi ve halktan yana devlet modelinin işlerlik kazanmasıydı. Halkçı devletin işlerlik kazanmasını demokrasinin özünde bulmalıydık. Onun içindir ki, 1930 yılında ikinci kez Samsuna ayak bastığında Türkocağını ziyaret etmiş ve gençlere şunları söylemek gereksinimi duymuştu:

Demokrasinin ne olduğunu halka anlatmak, bilhassa sizin vazifenizdir. Halkçılığın ne olduğunu,esaslarını, neden ibaret bulunduğunu,halkçıların halka ne gibi vazifeler deruhte etmek mecburiyetinde kalacaklarını madde madde izah etmek lazımdır. Cumhuriyeti, onun icaplarını yükses sesle anlatın. Cumhuriyet prensiplerini sevdiriniz. (2)

Halkçı devletin oluşumu ve aydınlanmanın kitlelerce özümsenmesi, genç kuşakların işlevi olacaksa, onların güçlerini, amaçlarını birleştirmeleri ve bir çatı altında örgüt-lenmeleri gerekecekti. Halkevleri bu düşüncenin ürünü olmuştur.

Başbakan İsmet İnönü,19 Şubat 1932 günü Halkevleri’nin açılış konuşmasında bu amacı şu sözlerle özetlemişti:

Silah kuvvetinden, her türlü cebir ve madde kuvvetinden daha müessir olan nokta, bizim iytikadımıza göre Halkevi gibi müesseselerdir. Fikirlerle bütün millet içinde, milli hayatın kazanacağı beraberlik, yükseklik ve sağlamlıktır. Her silahtan üstün olan budur.

Halkevlerinin açılışının üçüncü yıl dönümünde de Başbakan İnönü, görevin bir önemlisini şöyle betimlemekteydi:

Halkevlerinin şu vazifesine bütün üyelerinin dikkatini çekmek isterim. Halkevleri, sosyal büyük bir ödevi üzerlerine almıştır. Bu ödev, vatandaşların toplanıp ilim alanından ve gerek sosyal bakımdan birlikte konuşabilmek adetine alışmalıdırlar.

O yüzdendir ki Halkevlerinin tüzüğünün ilk maddesi şöyle saptanmıştı:

Kalplerinde ve dimağlarında memleket sevgisini mukaddes (kutsal) ve ileriye götüren bir heyecan halinde duyanlar için toplanma ve çalışma yeridir. Halkevlerinin kapıları, fırkaya kayıtlı olan olmayan bütün vatandaşlara açıktır.

19 Şubat 1932 günü Halkevleri’nin açılışında Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker ile Dr. Reşit Galip’in yaptığı konuşmalar, kuruluş amacını açıklayan önemli belgelerdir. R.Peker’in o gün şunları söylediğini öğreniyoruz:

Milliyetçilik için, milletçe kitleselleşmek için mektep tahsilinin yanında ve ondan sonra da mutlaka halk terbiyesi yapmak,halkı bir arada ve birlikte çalıştırmak esasının kurulması lazımdır.

Gençlik mütemadiyen yetişen ve yetiştiren bir çalışmanın içinde yaşatılmalıdır…Gençlik derken yaş gençliğini anlamamalıyız. Ömrünü bu ideal uğruna yıpratmış, saçını ağartmış can gençlerini,özden gençler de tebcil ettiğimiz heyet içindedir.

Cumhuriyet Halk Fırkasının Halkevleriyle takip ettiği gaye, milli şuurla biribirini anlayan,biribirini seven,ideale bağlı bir halk kitlesi halinde teşkilatlandırmaktır.

Tüm bu açıklamalaıdan anlaşılıyordu ki, o dönemin halkçılığı, ilk önce, ulusu iç farklılaşmalardan arındırmak, bütünleştirmek gibi önemli bir işlevi üstlenmeliydi. Bu ise sanatta, sporda, kültürde ve toplumsal etkinliklerde kaynaşmayı sağlayacak olan Halkevleri aracılığıyla gerçekleşecekti. Cumhuriyetin kazanımları ve devrimlerin özüm-senmesi ve toplumsal yapıyla bütünleşmesi Halkevlerinin aydınlıkçı, çağdaş ve ,birleştirci etkinliklerinin ürünü olacaktı.

1932’den 1951 yılına kadar geçen süre içinde, Halkevleri, sanat ve kültür etkinlikleriyle Türkiye’de toplumsal gelişmenin öncüsü olmuştur. Özellikle her il ve ilçede kuru-lan kitaplıkları ile, Anadolu’nun tarihinden gelen folklorunu yeniden canlandırarak çağdaş yorumlara ulaştırmakla ve düşünce özgürlüğünü, tartışma disiplinini yaratmakla da kültürel ve toplumsal gelişmemize öncülük etmiş ve derin izler bırakmıştır.

Dip notlar:

1) Cahit Tanyol.Atatürk ve Halkçılık,1981,s.64-67
2) Türk Yurdu.(dergi),1930,sayı.37