İsmet Paşa ve DP'lilerin Siyasal Haklarının Geri Verilmesi - 1969

İsmet Paşa ve DP’lilerin Siyasal Haklarının Geri Verilmesi – 1969

Yıllar sonra  Celal Bayar, Pembe Köşk’e 14 Mayıs 1969 çarşamba günü geldi. Yanında kızı Nilüfer Gürsoy ile gazeteci Turhan Dilligil bulunuyordu. Kapıda İsmet İnönü, eşi Mevhibe İnönü, kızı Özden Toker karşıladı. Gaziantep CHP milletvekili Ali İhsan Göğüş de birlikteydi. Daveti İsmet Paşa yapmıştı. Bir süredir “büyük barışma” diye nitelendirilen buluşmanın havası basında yapılıyordu. İki siyaset adamından alınan dostane demeçler böyle bir yol üzerinde bulunulduğunu gösteriyordu. Aslında bu yakınlaşmanın ilk işareti, Bayar kesiminden 1968’in yaz ortasında gelmiştir. 25 Ağustos 1968’de İnönü ünlü ajendasına şu notu düşüyordu:

Kemal Satır, Cihat Baban, Yalova’ya gidiyorlarmış, uğradılar. Satır anlattı. Dr. Recai Ergüder İnönü ile  Celal Bayar’ı barıştıralım demiş. Şaştım.”

Dr. Recai Ergüder, Cumhurbaşkanı  Celal Bayar’ın özel doktoruydu. Hep onun yanında olmuştu. Bunun için İsmet Paşa, onun kendisine Satır ve Baban tarafından aktarılan temennisi üzerinde ciddiyetle durdu.

“Siyasal haklar” en başından beri Adalet Partisinin hem elinde bir koz hem de handikapı olmuştu. AP, Yassıada mahkumlarının, yani eski Demokrat Parti yöneticilerinin siyasal haklarının geri verilmesi misyonunu yüklenmişti. Bu ona DP tabanının oylarını sağlamıştı. AP tek başına iktidarda bulunmadığı için siyasal af çıkaramamıştı. AP tek başına iktidara getirilmeliydi ki, misyonunu tamamlasın. Nitekim 1965 seçimlerinde bu tema işlendi ve AP tek başına iktidara geldi. Bunun üzerine yapılan ilk büyük kongrede siyasal hakların verilmesinin sağlanması yolunda bir öneri oy birliği ile kabul edildi. Hükümet bunu bağlayıcı bulmadı ve harekete geçmedi. Bu sefer milletvekilleri 219 imzalı, siyasal hakların iadesi için gerekli anayasa değişikliğini öngören öneriyi Meclis Başkanlığına verdiler.

Hükümet sesini çıkarmadı, prosedür işledi.

Hükümet eski DP’lilere siyasal haklarının geri verilmesi konusunda, tepkilerden özellikle askeri kesimlerden gelecek olanlardan kaygı duyuyordu. Aynı zamanda eski DP’liler politikaya dönünce, yeni AP’liler ne olacaktı? Hemen bütün bölgelerde siyasal hakları bulunmayan eski DP milletvekilleri hala, yerlerini almış yeni AP milletvekillerinden daha güçlüydüler. Birkaç ay sonra seçime gidilecekti.

Anayasa değişikliği için 300 oy gerekiyordu. Bu da CHP’liler katılmadan sağlanamazdı.

İsmet Paşa’nın not defterinde kullandığı deyim ile “Celal Bayar’ın siyasi haklarını ortaya atması” 9 Mayıs 1969’da parti merkezinde düzenlediği basın toplantısında oldu. Yanında Genel Sekreter Bülent Ecevit oturuyordu. İnönü geçmiş yaraları sarmanın CHP için bir görev olduğunu, bu nedenle “Anayasa nizamını ve müesseleri korumak” kaydı altında eski DP’lilerin siyasal haklarının geri verilmesine çalışacağını belirtti.

CHP Genel Başkanı, Meclis’e verilen önergenin ilk nazarda olumlu görüldüğünü, ancak anayasa ve müesselerine tam uygunluğunun saptanması bakımından bunu hukukçulara inceletmeye başladığını açıkladı.

Bütün karşı düşünceler ve kışkırtmalar önünde gerçek şudur ki bizim iştirakimiz olmadan bir anayasa değişikliği çıkarılamaz.  Bunu bir ödev, memleketin huzur vasıtası sayıyoruz. Bu teşebbüsü, vatandaşları birbirine yaklaştırmak için etkili olacağını ümit ettiğimiz bir tedbir sayıyoruz.”

Peki bu, anayasaya 27 Mayıs’a gölge düşürmeyecek midir?

“Böyle bir yorumda bulunanlar hatalı yoldadırlar. Siyasi hakların iadesi teşebbüsünü başarırsak, sonucunda anayasaya ve 27 Mayıs’ın meşruluğuna gölge düşürecek bir şey yoktur. Aksine, kin ve intikam hisleri yatışacak, anayasa nizamının korunması kaydıyla eski yaralar sarılacak, yeni yaraların açılmasına mani olunacaktır.

Bunun bazılarının kuşkulandığı gibi seçim yatırımı ile ilgisi yoktu.

Her tarafta bunun bir seçim vesilesi olduğu zannedilebilir. Seçimde bunun etkisi hangi parti için faydalı, hangi parti için faydasız olacak, bununla meşgul değilim. Ben, bunu yalnız bir huzur vasıtası olarak düşünüyorum. Memleket için faydalı olacağına inanıyorum. Başka amacım yok. Bu amaç için çalışacağım.

Bu basın toplantısının ardından ilk karşı tepkiler  Bölükbaşı ve Kubalı’dan geldi. CHP parti meclisinde ise parti organlarına danışılmadan parti adına açıklama yapması kızgınlıkla karşılanmıştı.  Ama genel başkan hem parti meclisine hem de Meclis gruplarına “siyasal hakların geri verilmesi önerisini” CHP’nin desteklemesini kabul ettirdi.

Ortak grupta İsmet Paşa şöyle dedi:

“Kuyuya düşmüş olan birisini kuyudan kurtaracağım. Kuyudan çıkar çıkmaz önce kurtarana saldırır. Ama saldıracak diye kurtarmayayım mı? Bugün bunların başından birçok felaket geçmiştir. Bu felaketlerden ders almamışlarsa, karşılarına çıkacak gene benim. Bu hareket 27 Mayıs anayasasının sınırları içerisinde olacaktır. Bundan bir santim geri gitmem. Bunlar serbest kalırlarsa daha fazlasını işlerler diyorlar. Ben şimdilik böyle bir şeyi varit görmüyorum.”

İnönü daha sonra  27 Mayıs ihtilaliyle düşmüş olan iktidarın taraftarlarını hayatları ve şerefleri yönünden daima bir ıstırap içinde tutmak hevesi içinde bulunanların varlığını hatırlattı. Kendisi bunun karşısındaydı. Devam etti:

“İntikam iki taraflıdır. Birisi, düşürülmüş olanların iyi niyetle kendilerine ve memleketin yeni şartlarına uymak imkanını kabul etmemeleri.. Bunun aleyhindeyim. Ama derlerse ki  memleketin huzurunu istiyoruz, geçmiş işler geçmiştir. Yeni bir durum vardır. Niçin bunu kabul etmeyeyim? Niçin bu imkanı vermeyelim? 27 Mayısın aleyhinde olurmuşuz diyorlar. Benim kanımca böyle bir şey yok. Devrimciler bundan buruk olurmuş! Devrimciler mütemadiyen memleketin tepesinde devrimciyiz, bizi öyle tanıyacaksınız, bizi böyle tanıyacaksınız gibi bir iddia ile gelmiş insanlar değildir.

Fikirlerimiz arasında fark olabilir. Ama nihayet bir gün birbirimizi ikna etmek imkanını muhafaza ederiz. Elverir ki düşmanlık olmasın. Bu şartlar altında siyasi haklar talebini olumlu karşılayalım ve bu faslı kapayalım, bitirelim diyorum.

Siyasal hakların geri verilmesini sağlayacak anayasa değişikliği önerisi Meclis’ten geçmiş, Senato’ya gönderilmişti. Senato anayasa ve adalet komisyonu, Meclis’ten gelen tasarıyı aynen kabul etti ve Senato genel kuruluna indi.

İnönü not defterinin 18 Mayıs tarihli sayfasına şunları yazdı:

Senatörlere, bize, hepimize çok baskı var”.

Baskı, Senato’daki oylamaya CHP’nin katılmaması içindi. CHP başkanı tutumunu şöyle açıkladı:

Siyasi hakları iade için hazırlanan kanun teklifine ciddi olarak katıldık ve Millet Meclisi’nden çıkması için vazifemizi tesirli şekilde yaptık. Kanun Senato’ya geldiğinde, CHP grubu olarak aynı ciddi vazife duygusuyla hareket edeceğiz.  Bu konuda hükümet ile ordu arasındaki münasebetlere dair söylenen sözleri ben de işitiyorum. Bu husus hükümetin sorumluluğu içindedir. Hükümet ile ordu arasında iyi bir münasebet bulunduğuna ve var ise, tereddütleri aralarında giderme yolunu bulacaklarına güveniyorum. Sayın Başbakanın bu bakımdan herhangi bir endişesi bulunmadığı yolundaki teminatını iyi karşıladım.”.

Demirel sıkışık durumdaydı. Bayar’ın görüşme talebini reddetmişti. Celal Bayar, bu olayı basına açıkladı. Yırcalı aracılığıyla yapılan temasları ayrıntıları ile anlattı.

Önerinin Senato’da görüşülmesi 20  Mayıs salı günüydü. Anayasa değişikliği gündemin sonundaydı. Kontenjan senatörü Zerrin Tüzün onun öne alınmasını istedi. Önerge reddedildi. Birinci maddede Anayasa Mahkemesine yedek üye seçimi vardı. Senato salonu bir anda boşaldı. Öneri sunulamamıştı.

AP Genel Başkanı Demirel, kendi Senato grubunu ertesi sabah topladı ve bir öneri götürdü.   “Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu yeni faktör ve diğer değiştirme tekliflerini tetkik etmek üzere kanun teklifini komisyona havale edelim. Seçimlere gidelim. Vatandaşa hadiseyi bütün açıklığı ile anlatalım . Yeni gelecek Meclis meseleyi ele almak imkanı bulur. Bu suretle hem Millet Meclisi’nin vermiş olduğu oylar boşa gitmez, hem Senatomuz zedelenmez, hem de seçimlerde vatandaşlarımızın hakemliği ile ortaya çıkan duruma göre mesele bir neticeye ulaşır.”

Demirel bir tehdidi de beraberinde getirmeyi ihmal etmedi. Önerisi kabul olunmazsa istifa edecekti. Dedi ki:

“Siyasi hakların iadesi vazifemiz de, orduyu rencide etmemek vazifemiz değil mi?”.

Aynı gün Celal Bayar ile arkadaşlarına siyasal haklarının geri  verilmesi önerisi Senato genel kurulunda 63’e karşı 83 oyla komisyona havale edildi.

Öneriyi İnönü ve CHP’nin desteklemesi CHP’yi karıştırmıştı. Buna AP ve Demirel’in karşı çıkması da AP’yi karıştırdı.

İsmet Paşa’nın Bayar’a iade-i ziyareti 28 Haziran 1969’da oldu. İnönü, eşi, kızı ve Ali İhsan Göğüş ile gitti. Kendilerini Bayar, kızı, damadı ve Turhan Dilligil karşıladı. İsmet Paşa balkondan gazetecilerin soruları üzerine :

Aramızda olan görüşme ve yakınlaşmanın Türk halkına çok faydası olacaktır. Demokratik rejimi, siyasi huzuru tesis etmiş bir düzen içinde bırakacağız. Ömrümüz de böylece bitecektir.” dedi.

Siyasal af konusunda Bayar ne düşünüyordu?

Benim bu konuda konuşmam fazla olur. Asıl imkan sahibi olanlar bu konuyu ciddiyetle takip ettiklerini söylüyorlar. Bu durumda memnuniyetimi bildirmekten başka bir şey diyemem.”

Ağustosun ortalarında Celal Bayar Bursa’ya gitti.  Kızı Nilüfer Gürsoy ve Samed Ağaoğlu’nun eşi  Neriman Ağaoğlu birkaç gün önce hem AP’den, hem de milletvekilliğinden istifa etmişler, bunu bir basın toplantısında açıklamışlardı. Davranışlarının nedeni eski DP’lilere siyasal hakların geri verilmesi önerisini AP yöneticilerinin Senato’dan çekmeleriydi.

Bursa’da Celal Bayar “Bana İnönü ile barışmayı Süleyman Demirel teklif etti. Eğer bu günahsa bunun yarısı Demirel’e aittir” dedi. Ayrıntıları da verdi. Süleyman Demirel, Sıtkı Yırcalı’ nın da bulunduğu bir toplantıda kendisine demişti ki:

Siyasi haklarınızı verebilmek ve Meclis’te üçte iki çoğunluğu temin etmek için İnönü ile barışmanız şarttır. Başka türlü yapamayız. Hiçbir zaman üçte iki ekseriyeti bulamayız.”

Bayar “Ben de onun üzerine İnönü ile barıştım. Kaldı ki İnönü ile barışmamız memlekette bir sağ sol çatışmasını da önlemiştir. Hareketimin memleket ve millet hesabına hayırlı olduğuna inanıyorum. Ben AP teşkilatından değil, bize ihanet eden AP yöneticilerinden şikayetçiyim” diyordu.

Anayasa değişikliği 12 Ekim 1969 genel seçimine kadar uyudu. Seçimlerde AP gene tek başına iktidar oldu.

Demirel, 1969 seçimlerini atlatmış bulundukları için ancak 1973 seçimlerinde bir rol oynayabilecek “ siyasi haklar” dan artık eskisi gibi ürkmüyordu.

Siyasal af komisyonda, Meclis’ten gelen şekli aynen kabul edildi. 4 Kasım günü Senato genel kurulunda görüşüldü ve 150 kişinin katıldığı oylamada 126 oy ile kabul edildi. İkinci oylama 5 Kasım günü oldu. Bu kez çıkan olumlu oy sayısı 127 idi. Celal Bayar ve eski DP’li arkadaşları artık siyasal haklarına hukuken sahiptiler.

Celal  Bayar sonuç kesinleştikten sonra şöyle dedi:

Bütün haklarımızı alamadık. Vatandaşlık haklarının sadece yüzde 85’ini alabildik. Geri kalanını da almayı ümit ediyoruz.”

Siyasal haklarına kavuştuğuna göre Bayar eski cumhurbaşkanı sıfatı ile tabii senatör olarak Senato’ya girme hakkını kullanacak mıydı?

İsmet Paşa’nın  not defterinin 1 Aralık 1969 tarihli sayfasında şöyle yazılıdır:

Celal Bey geldi. Saat 18-19. Konuştuk. Kimse duymadı.”

Celal Bayar, 1 Aralık’tan sonra, tabii senatör olarak Senato’ya girmeyeceğini açıkladı.

 

Kaynak: Demokrasimizin İsmet Paşa’lı Yılları – İsmet Paşa’nın Son Yılları 1965-1973 sayfa: 142-171

Tarihten